Kamulaştırma ne anlama gelir? Şehirler, haklar ve yarın Bazen bir kentin caddelerinde yürürken, kaldırımın altından geçen boruların, üstünden geçen insanların ve o sokağın hafızasının nasıl bir araya geldiğini merak ederim. “Kamulaştırma ne anlama gelir?” sorusu da tam burada doğuyor: Bir şehrin geleceğini kurarken, bir mülkün hikâyesine nasıl dokunuyoruz? Gel, birlikte bu düğümü sakin ama meraklı bir zihinle çözelim. Kısaca: Kamulaştırma nedir, ne değildir? En yalın hâliyle kamulaştırma, kamu yararı amacıyla özel mülkiyete bedeli karşılığında devletçe müdahale edilmesi ve taşınmazın kamuya geçirilmesidir. İstisnaidir; “kolay yol” değil, son çaredir. Üç dayanağı unutmayalım: 1. Kanunilik – Kurallar önceden bellidir. 2. Kamu yararı –…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Serdar Ortaç’ın “Ne Olur Gitme Kim Söylüyor?” Şarkısı: Kelimelerin Gücü ve Anlatının Dönüştürücü Etkisi Kelimenin gücü, zaman zaman bir öyküden daha derin etkiler yaratabilir. Bir şarkı, bir roman kadar derin anlamlar barındırabilir, bir şiir gibi ruhu okşayabilir. Bu yazıda, kelimeler ve anlatıların dönüşüm gücünü incelerken, Serdar Ortaç’ın “Ne Olur Gitme Kim Söylüyor?” adlı şarkısının edebi perspektiften bir çözümlemesine odaklanacağız. Şarkının sözleri, bir aşık ruhunun duygusal çalkantılarını, yalnızlıkla yoğrulmuş kalbinin çığlıklarını bizlere aktarır. Ancak bu aktarımda sadece bir aşk acısı ya da terk edilme korkusu değil, insanın en derin psikolojik ve varoluşsal sancıları da ortaya çıkmaktadır. “Ne Olur Gitme Kim Söylüyor?”…
Yorum BırakMerhaba dostlar, bugün uzunca düşündüğüm bir soruyu sizinle paylaşıp, gerçek veriler ışığında açmak istiyorum: “Kameraman ne kadar maaş alıyor?” Hayallerle donatılmış ekipman kutuları, uzun çekim geceleri ve emekle örülmüş karelerimizin ardındaki hikâye, çoğu zaman maddi karşılığıyla uyumsuz kalıyor. Bu yazıda, bu mesleği seçmiş ya da seçmeyi düşünen birinin içinden geçtiği zorlukları, kazanç aralığını ve geleceğe dair umutları birlikte ele alacağız. Küçük bir hikâye: Işıklar sönüyor, umutlar yanıyor Bir zamanlar İstanbullu genç bir kameraman adayı vardı; amatör çekimlerle başladı. İlk işi bir düğün videosuydu, sonra belgesel… Haftalarca süren dış çekimlerde yağmur kaçırdı ekipmanı, bazen aç karınla bekledi, bazen gece yarısı eve…
Yorum BırakMuayene Randevusu Alıp Gitmezsek Ne Olur? Felsefi Bir Yaklaşım Filozofların Bakış Açısıyla: İrade ve Sorumluluk Hayat, sürekli seçimler ve sonuçlarla şekillenir. Her gün yüzlerce karar alır, her kararın ardından bir sonucun bizi beklediğini biliriz. Ancak, çoğu zaman bu kararların sorumluluğunu derinlemesine düşünmeyiz. “Muayene randevusu alıp gitmemek” gibi basit görünen bir davranış, aslında bizlere etik, epistemolojik ve ontolojik düzeylerde çok şey anlatır. Filozofların dilinde, bu tür eylemler sadece birer günlük seçimler değil, insanın kendi iradesi, sorumluluğu ve varlık anlayışıyla ilgilidir. Randevu alıp gitmemek, basit bir ihmalkarlık gibi görünebilir, ancak bu davranışın derinliklerinde, kişinin kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkisi, değerler sistemi ve…
Yorum BırakHasıl Ne Demek Dinde? Güç, İnanç ve Toplumsal Düzen Üzerine Siyasal Bir Okuma Giriş: Bir Siyaset Bilimcinin Düşünsel Çerçevesi Toplumların inanç sistemleri, siyasal düzenlerin hem meşruiyet kaynağı hem de sınır çizgisi olmuştur. “Hasıl” kavramı, dinî bağlamda bir sonucun, bir oluşun, yani eylemin doğurduğu meyvenin ifadesidir. Ancak siyaset bilimi açısından bakıldığında, hasıl yalnızca bir “sonuç” değil; iktidarın görünmeyen üretim biçimlerinden biridir. Çünkü her sonuç, bir güç ilişkisinin ürünüdür. Peki, dinin tanımladığı “hasıl”, toplumsal düzenin hangi güç dengeleri içinde biçimlenir? Bu sorunun cevabı, hem siyaset biliminin hem de ilahiyatın kesiştiği bir alanda gizlidir. Hasıl Kavramının Dini Anlamı Dinî terminolojide “hasıl”, bir fiilin…
Yorum BırakGözlem Nedir 5. Sınıf? Toplumsal Dünyayı Görmenin Bilgeliği Bir araştırmacı olarak insanların birbirini, çevresini ve toplumu nasıl gördüğünü anlamaya çalışırken fark ettim ki “gözlem yapmak” sadece bakmak değildir. Gözlem, anlamaktır. Her çocuk, her yetişkin, her toplum kendi gözlemiyle dünyayı yeniden inşa eder. “Gözlem nedir?” sorusu, yalnızca bir bilimsel terim değil; aynı zamanda insanın kendisini ve çevresini tanıma biçimidir. Özellikle toplumsal hayatta gözlem, kim olduğumuzu, nasıl davrandığımızı ve neden belirli kalıplar içinde hareket ettiğimizi anlamamızı sağlar. Gözlemin Temeli: Görmekle Anlamak Arasındaki Fark 5. sınıf düzeyinde gözlem, genellikle “duyularımızla çevremizi incelemek” olarak tanımlanır. Ancak sosyolojik bir bakış açısıyla bu tanımın çok daha…
Yorum BırakDizgin Nereye Takılır ve Ne İşe Yarar? Biniciliğin İnce Dili Üzerine Sıcak Bir Sohbet Giriş: Bir Atın Boynunda Fısıltıya Dönüşen İp Dürüst olayım: İlk defa bir dizgini elime aldığımda sadece bir kayış parçası sanmıştım. Sonra fark ettim ki dizgin, atla insan arasındaki en sessiz ama en net cümle. Bir yürüyüşü yavaşa almak, hafifçe yana kıvrılmak, durup gün doğumunu birlikte izlemek… Hepsi, avucumuzdaki o küçücük basıncın dilinde saklı. Bugün “Dizgin nereye takılır ve ne işe yarar?” sorusunu teknik anlatımla değil, sanki arkadaş soframızdaymışız gibi sıcak ve samimi bir dille konuşalım; kökeninden bugüne, bugünden geleceğe uzanalım. Dizgin Nedir? Sadece “Kontrol” Değil, İletişim…
Yorum BırakGöz Altı Kremi Nasıl Seçilir? Güç, İdeoloji ve Güzelliğin Siyasi Anatomisi Bir siyaset bilimci olarak, toplumun yüzeyinde görünen en küçük tercihlerde bile iktidarın izlerini ararım. Çünkü güç ilişkileri yalnızca parlamentolarda, kurumlarda ya da sokaklarda değil; aynaların karşısında, kozmetik raflarında, bireyin bedeninde de yeniden üretilir. “Göz altı kremi nasıl seçilir?” sorusu bu anlamda masum bir tüketim tercihi değildir. Aksine, modern iktidar biçimlerinin görünmez elleriyle şekillendirdiği bir toplumsal davranış biçimidir. Bu yazıda, göz altı kremi seçimini bir tüketici eylemi olmaktan çıkarıp bir politik eylem olarak ele alacağız. Çünkü güzellik, sadece estetik bir mesele değil; iktidarın bedensel izdüşümüdür. İktidarın Gölgesinde Güzellik: Beden Üzerinden…
Yorum Bırak399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname: Kamu Personel Rejiminin İki Yüzü Şunu en başta söyleyeyim: 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) üzerine konuşmak, sadece bir hukuki metni tartışmak değildir; Türkiye’de kamu hizmetinin nasıl yürütüldüğünü, çalışanların hayatının nasıl şekillendiğini ve devletin istihdam anlayışının neye dönüştüğünü anlamaktır. Ben de bu yazıda, konuyu tek bir pencereden değil, farklı bakış açılarından ele alacağım. Çünkü meseleye erkeklerin “rakamlarla konuşan” gözlüğünden bakmak başka, kadınların “topluma dokunan” penceresinden değerlendirmek bambaşka sonuçlar doğuruyor. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 1990 yılında yürürlüğe girerek kamu iktisadi teşebbüslerinde (KİT) çalışan personelin statüsünü düzenleyen temel metindir. Kadrolu memurlar (I sayılı cetvel) ve sözleşmeli…
Yorum BırakGurbeti Kim Söylüyor? Bir Tarihçinin Kaleminden Göçün Sessiz Türküsü Bir tarihçi olarak her sabah arşiv tozlarının arasında kaybolurken, insan hikâyelerinin nasıl yüzyıllar ötesine taşındığını görmek beni derinden etkiler. Fakat bazı kelimeler vardır ki, sadece belgelerde değil, kalplerin en derin yerinde yankılanır. “Gurbet” kelimesi de onlardan biridir. Peki, gerçekten “Gurbeti kim söylüyor?” Bu soru, bir türküden öte, tarih boyunca milyonlarca insanın ortak duygusuna dönüşmüş bir arayıştır. Gurbetin İlk Notaları: Göçün Tarihsel Kökleri İnsanlık tarihi boyunca göç, sadece mekânsal bir hareket değil, aynı zamanda duygusal bir kırılmadır. Anadolu topraklarında bu kırılma, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden itibaren derinleşmeye başladı. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Kırım’dan Arap…
Yorum Bırak